Kahramanlıkları yerine günahları yazılan bir adamın hikayesi...

16 Haziran 2015 Salı

Sonra da duruluyorum.

İçkinin ve tutkunun birleşimi dünyanın en tehlikeli zehri benim için ve hayatım bu zehri aramakla geçiyor çoğunlukla. Bencil miyim? En çok tekrarladığım ve cevabını başkalarının mutluluğunda, zevkinde bulduğum bir soru bu. Açım. Yaşamaya... Yaşatmaya... Mutlu olmak için zamanın küçük parçalarıyla oynaşmam bundan. Aşkı aşığımdan çok kendimle yaşamak tek ayıbım.

Sırtımdan içeri süzülen meltem, arzumun zihnimde yarattığı bulanıklıkla savaşıyordu. Yaptığım şeyin sonucunu düşünmeyecek kadar kapılmıştım ana. O an aklından geçen tek şeyin onu nasıl bu kadar arzulayabildiğim olmasını istiyordum. Beni durdurmak için uzattığı eli avucumun arasına aldım. Biraz mahremiyet katma isteğiyle salona doğru yürümeye başladım kalkıp. Işığı biraz azaltıp aynı oranda müziği sesini açtım. Gözlerimi direk üzerinde hissetmekten rahatsız olduğunu anlayabiliyordum. Arkasına geçtim ve sarıldım tekrar. Elimi memelerinden aşağıya indirdim onu tamamen hissedebilmek için. Penyenin altından elimi içeri uzatıp büyüyen karnına dokunduğumda nefesi hızlandı. Kalçalarında hissediyordu beni. Kollarını yukarı kaldırıp penyesini çıkartma fırsatı verdi devamında bana. Her zamankinden daha şefkatli davrandığım bir gerçek o an. Bunu bilinçli yapıp yapmadığımı ise bilmiyorum. Elini şortumun içine uzattığında tekrar ona olan arzumu gözlerim yerine başka bir yerde bulduğuna da eminim. Aynı anda ben de elimi onunkinde gezdiriyordum. Islaklığı iç çamaşırının kenarından bacaklarına taşmıştı. Parmaklarımı gezdirmeye başladığımda kafasını tekrar bana yasladı dudaklarını ısırarak. Bekleyemedim uzun süre. Kendime çevirip öpmem ve dizlerimin üzerine çöküp altında ne varsa indirmem arasında çok bir zaman geçmedi. Doğayla aralarında bir anlaşma varmış, onun sunduğu hediyeye karşılık doğa da ona bir güzellik sunmuş gibiydi. Ayaklarından birini koltuğa kaldırıp sundu kendini bana. Biraz genişlediği belli olan dudaklarında kayboldum kadınlığının. Bana yön vermek isteyen ellerini hissettim saçlarımda. Kasılmalarını... Bir ara kendini sıkarken dengesini kaybetmesinden korktuğumdan olsa gerek onu koltuğa bıraktım yavaşça. Bacaklarının arasına diz çöküp dilimle beraber boşalması için rahatlattım. Titremeleri bitene kadar kaldım aşağıda. Islaklığını temizledim. Yüzüne kaldırdığımda kafamı, pembeleşmiş bir çift yanak ve utangaç bir gülümseme vardı beni dudaklarına çeken. Yanına oturduğumda fazlasını istediğimizin farkındaydık. Bunun için ikimizin de bir rahatlamaya gerek duyduğu aşikardı ve bir süre çalan müziğe eşlik etmek kafi geldi.

Şortumu çıkarmak için ellerini uzattığında ellerim memeleriyle haşır neşirdi. Artık aramızda kıyafet engeli kalmamıştı ve onun ellerindeydim. Dizlerini koltuğun üzerine alıp dirseklerini kolçağa dayadı yavaş hareketlerle. "Ne yazık ki bunu belirli şekillerde yapabiliyoruz." dediğinde güldüm istemsizce. Elini bacaklarının arasına sokup ıslaklığını kontrol ettiğinde yerini sıcak bir istek aldı. Ben korunabileceğimi söylemeye çalışırken eliyle bacağımı tutup kendine çekti. Yavaşça içine davet etti beni. Sanki korkularımı fark edercesine olması gereken ritmi kendisi yakalıyordu, elini testislerimde gezdirip daha da içine çekerek. Yorulduğunu fark edene kadar gezindim içinde. Yüzünü bana döndüğünde "Yüzümü mü görmek istiyorsun?" diye sordu. Sanırım bu açlığımı çok belli ettim ona. Sırtüstü koltuğa uzandı bacakları dışarıda kalacak şekilde. Üstüne eğilmemem gerektiğini anlayabiliyordum. Memelerinin çok hassas olduğunu da. Dokunmam yetiyordu vücudundaki irkilmeyi görebilmek için. Bacaklarını kavrayıp olabildiğince yavaş ve zevkini çıkartarak gidip geldim içinde. Beni zevk alacağı şekilde yönlendiriyordu elleriyle. Vücudumda ter damlacıkları oluşacak bir süre kadar hareket ettim önümde o güzel kadın varken. Kendimi geri çekmeye çalıştığımda, karşımda dudağını dişlerinin arasına almış kafasını iki yana sallayan bir kadın vardı eli kalçamda. Ellerimi bacaklarının üzerine koyup bıraktım kendimi. Korktuğumu itiraf edeyim. Ellerini kalçamdan çekene kadar kaldım içinde. Bu sürede nefeslerimiz düzeldi. Kızarıklık sadece yanaklarımıza hediye kaldı vücudumuzda. Yanında kendime bir yer bulup serildim. Elim memesini okşarken boynuna öpücükler konduruyordum. Taşmamak için bacaklarının arasında tuttuğu elini fark edip banyoya doğru kısa bir yolculuğa çıkardım onu. İki kişiden biraz hallice oluşumuz, zaten her türlü fanteziyi baltalamak için yapılmış gibi duran küçük banyomda duşu paylaşmamıza müsaade etmedi. Suyun altında ellerini memelerinde ve karnında gezdirişini izledim. Çıktığında elimde hiç kullanmadığım anneannemden hediye iki beden büyük bornoz, onu sarmayı bekliyordum. İçkinin ve sevişmenin verdiği sarhoşlukla yatağa uzandık. En azından o gece bir cevap alamayacağını bilerek Erman'a iyi geceler mesajı attı. "Sana teşekkür ederek rezil etmek istemiyorum bu geceyi." dedi. Gerek olmadığını, aldığım zevki bir iyi geceler öpücüğü vererek gösterdim. "İkimizi de mutlu ettin bu gece." dedi elimi karnına götürüp. Kıprtılarla uyudum elimin altında.

Kalktığımda gitmişti. Etrafta, bırakmış olduğuna inanarak bir not bile aradım. Kendi davranışlarıma başkaları tarafından maruz kaldığımda takındığım şebekçe gülümsemeyi takınıp soğuk bir duş almışımdır sanırım. Pek hatırlamıyorum. :) İki gün sonra aylardır karşılaşmadığımız markette karşılaştık. "Not bıraksam çok klişe olacaktı kusura bakma." dediğinde aklıma bile gelmediğini ifade eden bir tavır takındım yalandan. :) Daha güçlü hissettiğini söyledi. Bunun sebebi sanırım istediği bir şeyi alabileceğini görmesiydi uzun bir zamandan sonra. Çocuk doğduktan sonra Erman'dan ayrıldığında güçlü olduğunu sadece bana değil herkese anlatmış oldu. Bir ara oğluna adımı vereceğini söylemişti ve bunun bir şaka olması için inanmadığım her şeye dua ettim. :)

Figüranı olduğum maceralarda daha çok eğlendiğimi hissediyorum nedense. Öyle işte...

4 yorum:

  1. Erman'dan ayrıldı yani Pınar? O zorlama birlikteliğe çocuğu düşünerek saçma bir şekilde devam etmedi? Şuan gerçekten mutlu oldum! O gece Erman'a mesaj bile atmasına gerek yoktu o adam hak etmiyordu o kadar ilgi ve alakayı.
    Bu arada gerçekten senin adını verdi mi oğluna? Bak bunu cidden merak ettim :D
    Çok daha yoğun duygular yaşayabileceğin bir baş karakterdense figüranlık gerçekten daha mı güzel geliyor sana? İlginç doğrusu ama tercihleri kimse yargılayamaz, bir ilişkinin içinde o kadar ciddi bulunmak istemeyebilirsin ki ben bile istemiyorum öylesini. Kaldı ki ortalama bir kadından daha rahat bir kafaya sahip bir erkek hiç istemez. -kendimi ortalamaya koydum yoksa istatistik yapabilecek bir çevrem olduğu söylenemez ahahahahahaha-

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korktuğum başıma gelmedi şükürler olsun ki. Aynı ismi taşımıyoruz. :) Bir ilişkinin içerisinde ciddi bulunmayı kesinlikle istememekle beraber önümde oynayan bir filmi daha rahat izleme fırsatı buluyorum sanki. Biraz kendini beğenmişçe olacak ama -kendimi de beğenirim :)- o ufak rolle yarattığım büyük etkinin hazzı sanırım bu. Yanılsamalardan biraz uzak durabilmeyi sağlıyor hem. Belki de kendininkileri yaratmayı...

      Sil
  2. Yanıtlar
    1. Hayatı tadılası kılıyorlar. :D Kendim yaratamadığım noktada, hazırına atlıyorum işte.

      Sil